Yazar: Jamie Ford Yayın Evi: Epsilon Yayın Tarihi: Ocak 2010
Jamie Ford’un, edebiyat dünyasına çarpıcı bir giriş yaptığı bu romanın başlangıç sahnesinde Henry Lee, bir zamanlar Seattle’ın Japon Mahallesi’nin giriş kapısı olan Panama Oteli’nin dışında toplanmış bir kalabalıkla karşılaşır. Yıllardır kapalı olan otelin yeni sahibi otelde inanılmaz bir keşif yapmış ve II. Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarına gönderilen Japon ailelerin sakladıkları eşyaları bulmuştur. Henry etrafına bakınırken, otel sahibinin elinde tuttuğu şemsiyeyi açtığını görür. Bu basit hareket Henry’nin, dünyasının karmaşa ve heyecanla dolu olduğu 1940’lı yılları ve kendini Çin’deki savaşa kaptırmış olan ve Henry’nin Amerikalı gibi yetişmesini isteyen babasını hatırlamasına sebep olur. Beyaz çocukların onu görmezden geldiği Rainier İlkokulu’nda burslu okuyan Henry, bir gün Japon Amerikalı bir öğrenci olan Keiko Okabe’yle tanışır. Henry ve Keiko, Eski Dünya’daki atalarının uzun zamandır süregelen önyargılarına rağmen, bütün bu karartmaların, sokağa çıkma yasaklarının ve FBI baskınlarının arasında güçlü bir arkadaşlığa ve masum bir aşka adım atarlar. Keiko ve ailesi toplama kampına sürüldükten sonra, o ve Henry savaşın bir gün biteceği umuduyla birbirlerine geleceğe dair sözler verirler. Aradan kırk yıl geçtikten sonra, Keiko’ya ait olduğuna emin olduğu şemsiyeyi gören Henry Lee, Okabe ailesinin eşyalarını ve paha biçemediği, uzun zamandır kayıp olan bir eşyayı bulmak için otelin karanlık ve tozlu bodrumuna iner. Artık bir dul olan Henry, babasının milliyetçi hareketlerine bir açıklık getirmek, kendisi ve modern Çinli Amerikanlı oğlu arasındaki uçurumu kapamak ve yıllar önce yaptığı seçimlerle yüzleşmek için hâlâ içinde derin bir savaş vermektedir. Amerikan tarihinin en karmaşık ve değişken zamanlarından birinde geçen Kırık Kalpler Oteli, bağlılık ve umuda dair olağanüstü bir hikâye. Jamie Ford, Henry ve Keiko karakterleri aracılığıyla affetmenin gücü ve insan yüreğiyle ilgili unutulmaz bir eser yaratmış.
“Jamie Ford’un bu ilk romanı, bir baba ile oğul arasındaki yaş çatışmalarını, II. Dünya Savaşı sırasında Seattle’da yaşayan Japon Amerikalıların başına gelenlerin kederli öyküsünü ve özlemle yaşanan derin bir aşkın hikâyesini anlatıyor. Edebiyat dünyasına etkileyici bir giriş.” LISA SEE, Kar Çiçeği ve Sırlar Yelpazesi’nin yazarı
“Bayıldım! Kırık Kalpler Oteli güzel ve duyarlı bir başyapıt, herkesin hakkında konuşacağı bir eser ve bu yıl okuyacağınız en iyi kitap.” ANNE FRASIER, Garden of Darkness’ın yazarı
“Kırık Kalpler Oteli, babalar ve oğulların, ilk aşkların, kaderin ve güçlükleri yenme kabiliyetine sahip insan kalbinin yürek ısıtan hikâyesini anlatıyor. II. Dünya Savaşı sırasında, Seattle’ın göçmen mahallelerinde ve Japon Amerikan toplama kamplarında geçen roman, inanılmaz incelikteki detaylarıyla adeta bu tarihi döneme tekrar hayat veriyor.” JIM TOMLINSON, Things Kept, Things Left Behind’ın yazarı
“Sonsuza kadar kaybolmuş bir zaman ve mekânda geçen duyarlı ve doyurucu bir roman. Kırık Kalpler Oteli bize savaşın sebep olduğu hasarlardan bir bölüm sunuyor – savaş alanındaki şiddetli hasarı değil, bireylerin yüreklerine ve insanlıklarına verilen soğuk, zalim bir hasar. Günümüz dünyasında yaşananlarla da benzerlikler taşıyan, güzel bir dille yazılmış bu kitap, bazı konular hakkında daha detaylı düşünmenizi ve daha da önemlisi hissetmenizi sağlayacak.” GARTH STEIN, Yağmurda Yarış Sanatı’nın yazarı
“Bir anlayış, fedakârlık ve sevgi hikâyesi. Daha ilk sayfasından beni büyülemeye başladı.” PATRICIA WOOD, Lottery’nin yazarı
“Usta bir yetenek olduğunu kanıtlayan Jamie Ford’un bu eserinin ortaya çıkış sürecinde yer almış olmak inanılmaz bir mutluluk.” LAWSON FUSAO INADA, Only What We Could Carry’nin editörü
“Okuyuculara sadece Amerikan tarihinin utanç dolu bir bölümünü hatırlatmakla kalmayan ve bugüne bakıp gelecekte bu adaletsizlikleri tekrarlamamaları için dikkatli olmaya çağıran, doğru bir zamanda çıkış yapmış bir roman.” Kirkus Reviews
“Ford, ilk aşkın masumiyetini, ırkçılığın acımasızlığını, milliyetçiliğin körlüğünü, ebeveynler ve çocukları arasındaki şaşırtıcı bilinmezlikleri ve bir hayatın içindeki üzüntü ve mutlulukları ustalıkla anlatıyor. Sonuç ise Amerika tarihindeki karmaşık ve tehlikeli bir dönemin canlı bir resmi olarak ortaya çıkıyor.” Library Journal